23 Ekim 2019 Çarşamba

Kültürlerarası Yorumbilim

Aşağıda paylaşacaklarım Göttingen’de aldığım kültürlerarası yorumbilim (Intercultural Hermeneutics) dersi gözlemlerimden ibaret. Dersin sunulduğu programlar gereği (Teoloji, Avrupa Kültürü ve Global Politikalar) oldukça farklı ülke ve kültürlerden öğrenciler aynı sıralarda oturuyordu. İlk olarak basitçe toplumsal bellek (collective memory) ve kültürel kimlik (cultural identity) gibi kavramların ne anlama geldiği üzerine bir beyin cimnastiğinde bulunduk. Uluslararası öğrencilerden oluşan bir ekip olunduğu için, klişelere dayanarak ama pek de fazla ileri gitmeyerek diğer ülkelerin mensupları hakkında şakalar yapılıp gülünüyordu. Her öğrenci kendisini ve kendi kültürünü, ülkesini tanıtıyor, bunu takriben dersi veren hocamız M. Tamcke, kendini tanıtan öğrencinin ülkesinin tarihine dair bir kaç kelime ediyordu. Tanışma faslının böylesi yoğun ve yavaş ilerlemesi, dersin içeriğine tamamen uygundu. Kültürel kimlik ve bellek üzerine konuşulacaktı. (Tanışma faslının uzamasının asıl sebebi, zannediyorum ki bu dersin yukarıda bahsi geçen bölümlerin ilk açılış dersi olmasıydı). Ödev verilen metinler üzerinde konuşmaya başlamadan, derse katılan herkesin, belirli bir çerçeve dahilinde kendi ve kendi toplumuyla ilişkilendirdiği birtakım seçme bilgiler aktardığı dikkatimi çekmişti. Katılımcılar her defasında gururla ülkelerinden bahsettiklerinde ya da ülkelerinin olumsuz bazı yönleri hakkında konuşmamayı tercih ettiklerinde, profesör çok profesyonelce sözü alıyor ve o yaraları kaşımaya, katılımcıların kendi kimliksel aidiyetlerinin farkında olmasına çabalıyordu.

İletişimsel ve kültürel bellek kavramları

Derste üzerine konuşulacak metin Jan Assman Collective Memory and Cultural Identity idi. Bu metin içerisinde Assman, insanlardan bahsederken ırksal bir bellek üzerine konuşmanın yersizliğine işaret ediyordu. İnsanların bilgi birikimi ve aktarımı hayvanlar gibi değil, onlardan farklı bir gelişme gösteriyordu. Bir kuş, ona öğretilmesine ihtiyaç duyulmadan yuvasını nasıl yapacağını biliyor en nihayetinde. Özetle, hayvanlardan konuşurken doğal seleksiyonun hayvanların gelişimi, sürekliliği ve bu gibi içgüdüsel bilgisel aktarımı sağladığını iddia etmek mümkün, peki ya insanlar? Burada Jan Assman Toplumsal bellek (Collective Memory) kavramına başvuruyor. Ona göre toplumsal bellek doğa bilimlerinin teorileri ile açıklanacak bir fenomen değil, bundan daha ziyade toplumsal bellek, bir topluma yön veren ve jenerasyonlar boyu tekrar edilerek yerleşmiş bir takım tecrübe ve davranış bilgisinin tümüne verilen isim. Bu bellek içerisine gelenek ve görenekler de dahil ediliyor.
“a collective concept for all knowledge that direct behavior and experience in the interactive framework of a society and one that obtains through generations in repeated societal practice and initation”.[1]
Seminerin yoğunlaştığı konu Assmann’ın ele aldığı diğer noktalardan biri olan iletişimsel bellek kavramıydı. İletişimsel bellek, kişisel tecrübelerin sözlü iletişim vasıtalarıyla aktarılması sonucu ortaya çıkan, varolan bir bellek. İletişimsel bellek ile aktarılan bilgi düzensiz, şekilsiz ve doğrudan o iletişimin gerçekleştirildiği grup ile alakalı. Bu tür iletişimlerin yaşanacağı ortam da genellikle iletişimin içeriğini belirleyici nitelikte. Örneğin toplu taşımada yaşanan karşılaşma ve diyaloglar, bekleme odaları ya da bilet sırasında yaşanan sohbetler gibi.[2] Assmann’ın iddia ettiğine gore bu türden diyaloglar ile var olan bir bellek aşağı yukarı 80 yıl var olabilmekte. Assmann’ın kavramları üzerine konuşurken Profesör yeniden sözü alıp, kendi ülke ve kültürünü gururla sunan öğrencilere, ülkeleri hakkında söyledikleri cümleleri düşünmelerini rica etti. Diğer bütün öğrenciler yabancı olduğundan, her öğrencinin kendini tanıtmasında bir çeşit temkinlilik seziliyordu. Genel olarak iletişimin kurulduğu kişiye gore, iletişilen bilginin şekli ve formunun değişiklik gösterdiği söylenebilir. Böyle düşününce mütekabiliyet ya da karşılıklılık bir iletişimin çerçevesini belirleyen önemli bir faktör haline geliyor. Bir arkadaş ortamında aktarılan bilgi ile bir profesörün bulunduğu ortamda aktarılan bilgi aynı değil, ya da aktarılan bilgi aynı olsa da farklı formlarda ifade ediliyor.
İletişim kurulurken çoğunlukla söylenilen her sözün bir şekilde dinleyici kitlesi ile sahip olunan ortak arkaplana oturtulması gerekiyor. Bundan yola çıkarak, her kişinin bir ırkın ötesi ve dışında böylesi grup ve çevrelere ait olduğu kabul edilebilir. Bu noktada bir Türk olarak Ermeni soykırımı meselesi üzerine düşündüğüm konulardan birisi oldu. Tanıdğım bir çok insanın Ermeni soykırımı hakkındaki ifadelerinin dinleyici kitlesine gore değiştiğini sık sık gözlemlemiştim. Avrupa da bu konu hakkında konuşan Türkler daha ılımlı, soykırım meselesi ile çok büyük bir problemleri yokmuş gibi davranırken, Türkiye’de yaşayan, oradaki diskur içerisinde kalan bazı diğerlerinin, kendilerini konu ile hiç meşgul olmadıkları halde ortak inanışa bağladığını görmüştüm, görüyorum. Aynı tespitim, Avrupalı bireyler için de geçerli. Assmann, makalesinde Halbwach’ın histoire ve mémoire kavramları arasında yeterince ayrım yapmadığını iddia ediyor. Tarih, doğrudan bir şekilde iletişimsel belleğin bittiği yerde başlamıyor. Belleğin taşınma ve saklanması gerekiyor ve bunun yapılması için de belirli formlara ihtiyacı var. Uzun bir sure ile yerleşen bu formlar ve gelenekler, Assmann’a gore kültürel bellek denen şeyi meydana getiriyor. Kültürel bellek, iletişimsel belleği tamamen bir zıttı. Günlük hayata yakınlığı yok. Kültürel bellek, tarihi önemli bazı olayların özel kutlama ve anmalarla taze tutulması ile meydana geliyor. Bu özel tören, rit ya da anıtlar kollektif bir grubun ortak hafızasını yaratmaya yardım ederek, onları uzun vadede bir grup haline getirmeye yarıyor. Kültürel belleğin en önemli destekçisi ise eğitim kurumları ve okullar.



[1] Jan Assmann – John Czaplicka, Collective Memory and Cultural Identity, New German Critique No. 65, Cultural History/Cultural Studies (Spring - Summer, 1995), p. 126.
[2] Ibd 127.

Kültürlerarası Yorumbilim

Aşağıda paylaşacaklarım Göttingen’de aldığım kültürlerarası yorumbilim (Intercultural Hermeneutics) dersi gözlemlerimden ibaret. Dersin sun...