Kapanan Poedat Dergisi'nde 16 Şubat 2017 tarihinde yayınlanan yazım.
Ruhani bir Seyahat
“Bir Rus
Gezgincinin Anıları”
Ortodoks
dünyası gerek Hristiyan mezheplerine, gerekse diğer dinlerin mensuplarına
oldukça mistik görünen bir yapıya sahip. Bu yapı kendisini her şeyden önemlisi Ortodoks
Hristiyanlığın şahsına münhasır, kimi zaman bedene zarar verici bir düzeye dahi
ulaşan dindarlığında gizlemektedir. Ortodoks Hristiyanlıkta öne çıkan ikonlar,
Manastır yaşamı gibi unsurların yanı sıra, bu din içerisinde tamamen özgün bir
formda kendisini korumuş olan dua da büyük bir rol oynamaktadır. 19. Yüzyıla
ait bilinmeyen bir yazar tarafından kaleme alınan “Bir Rus Gezgincinin Anıları”,
Pavlus’un “Durmadan dua edin.”(1. Selanik 5,17) çağrısının anlamını arayan
başkarakteri Rus gezginci ile tam da bu noktada Ortodoks Hristiyan dünyasına
etkileyici bir giriş sunmaktadır.
"Yalnız başına, sessizlik içinde otur, başını önüne eğ, gözlerini kapa; daha yavaşça soluk almaya çalış; hayal gücünle yüreğinin içine bak, aklını yani düşünceni başından yüreğine doğru topla. Soluk alırken hafif bir sesle, ya da sadece akıldan "Rab Mesih İsa, bana acı" de. Kafana üşüşen düşünceleri kovmaya çabala, sabırlı olmaya çalış. Bunu sık sık tekrar et." (Kitab-ı Mukaddes 1. Selanikliler 5, 17)
İsa duasının
nasıl yapılması gerektiğini işte bu sözlerle aktarıyor kitabın gizemli yazarı. Bu
dua esas olarak nefes ve kalp atışı ritimlerinin kontrolleri ile birlikte
düzenlenen ve aralıksız bir biçimde tekrar edilen İsa Mesih adının
yakarılmasından oluşmaktadır. Bu dua doğru biçimde öğrenildiğinde gerek uykuda
gerekse çalışırken dua edebilme imkânı sunmaktadır. “Bir Rus Gezgincinin
Anıları” tam da bu konuyu merkezine alır. Kitabın kendisine çeken yönlerinden
en önemlisi, aynı Rus Gezginci gibi okurun da kendisine aynı soruyu yöneltirken
bulmasıdır. Sahiden sürekli ve ara vermeden dua etmek nasıl mümkün olabilir? Bu
sorunun cevabını bulmak uğruna yola çıkan Rus Gezginci, (ki kendisini hacı
olarak da tanımlayabiliriz, ancak Dominik Pamir kitabı çevirirken Rus Gezginci
terimini tercih etmiş) yalnızca kendisini değil, kitabın okurunu da peşinden
sürükleyerek ruhani bir seyahate sürüklüyor.
19. yüzyıl
Rusya’sında yayınlanan ve birinci kişi ağzından yazılan eser, içerik açısından
birbirinden ayrılan iki ana bölümden oluşuyor. Kitabın ilk bölümü 1870 yılında
Kazan’da, ikinci bölümünün ise 1911 yılında yayınlandığı biliniyor. İlk bölüm 4
başlık altında kategorize edilmiş anlatılar barındırırken, ikinci bölüm daha
çok vaaz verici nitelik taşıyan ve yine buna uygun başlıklandırılmış bölümler
ve anlatılar içermektedir. Rusya’da yayınlanışının ardından hızla ünlü olan,
etkisini bütün dünyada gösteren eser günümüzde de mistik edebiyatın en çok
satan eserleri arasında sayılmaktadır. Öyle ki Amerikalı yazar J. D. Sallinger 1961
yılında yayınlanan eseri “Franny ve Zooey“’da “Bir Rus Gezgincinin Anıları”
adlı kitaptan etkilenmiş bir karaktere yer vermiştir.
Kitap, Rus
Gezginci’nin ona Pavlus’un sürekli dua edin çağrısını açıklayabilecek ve hatta
belki de bu tip bir dua tecrübe edinmiş bir ruhani önder arayışı ile başlıyor.
Eserin ilerleyen bölümlerinde de ruhani bir önderin önemi vurgulanmakta ve
duayı bizzat öğrenmektense inatla bir ruhani önderin aranması gerektiği söylenmektedir.
Ortodoks geleneğine özgü bu tipik Öğretmen-Öğrenci ilişkisi kendisi açık bir
biçimde kitabın ilk bölümünde göstermektedir. Bu bölümde Rus Gezginci soru
sorabileceği çeşitli ruhanilere karşılaşmasına rağmen, onu tatmin edecek bir
yanıt alamaz. Yine de ona durmadan nasıl dua edileceğini öğretebilecek,
Pavlus’un ne demek istediğini açıklayabilecek bir ruhani önder arayışına son
vermez. Rus Gezginci nihayet bir ruhani bir önder bulduğunda, ruhaninin onu
uyarış şekli oldukça dikkat çekicidir. “Tinsel bir işe kılavuzsuz girişmek
boşuna olur.”
Rus
Gezginci’nin seyahatinin merkezinde dua nedir?, neden dua etmek gerekir?, dua
etmenin yararları nelerdir? gibi sorulardan ziyade onun nasıl yapılacağı ile
ilgili sorular durmaktadır. Eserin ana karakterinin aradığı esas olarak duanın
tecrübe edilmesi yani “bir eyleme dayanarak duanın özü hakkında bilgi veren”
bir deneyimdir. Buna uygun olarak kitabın farklı bölümlerinde duanın önemine
yönelik çeşitli bahislere karşılaşmak mümkündür. Örneğin henüz ilk anlatıda,
Ortodoks - Rus kilisesinde yüksek rütbeli bir keşiş olan ama aynı zamanda Rus
Gezginci’nin de hocası olan ismen belirtilmeyen bir starets, duanın hangi anlamlara gelebileceğine yönelik şu sözleri
söylüyor. Çünkü onsuz hiçbir iyi şey
gerçekleştirilemez. Tanrı'ya götüren yol sık sık dua etmeden bulunamaz, gerçek
tanınamaz, bedenin tutkuları ve arzuları öldürülemez, İsa'nın nuru aracılığı
ile yürek aydınlanamaz ve onunla esenlikte birleşilemez.
Rus Gezginci
seyahati boyunca yanında iki adet kitap taşımaktadır, bunlardan birisi tahmin
edilebileceği üzere Kitab-ı Mukaddes’tir. Diğer eser ise 30u aşkın kilise
babasının öğreti ve eserlerini barındıran ve İsa duasının nasıl yapılması
gerektiği hakkında bir kılavuzluk görevi gören Filokalya (Erdem Sevgisi)’dır. Bu anlamda Bir Rus Gezgincinin
Anıları adeta bir özlü sözler koleksiyonu halini almaktadır. Yine yazarın
aktardığına göre Aziz Nikephoros Filokalya
hakkında bu kitabın “zorluksuz ve acısız bir esenliğe götürdüğünü” söylemiştir.
Filokalya eserinin önemi güneş ve bir
cam parçası ile yapılan karşılaştırma ile açık bir biçimde ortaya konulur. “Güneş
görkemli, gösterişli, ışıl ışıl parlayan bir gök cismidir; ne var ki ona çıplak
gözle bakmak mümkün değildir. Güneşi görebilmek için güneşten son derece küçük
ve donuk bir cam parçası kullanılması gerekir. İşte Kitab-ı Mukaddes bu
parıldayan güneş, Filokalya da onun
görülmesini sağlayan cam parçasıdır.”
İlerleyen
bölümlerde starets ile buluşmasından kısa bir süre sonra İsa Duası’nı öğrenmeye
başlayan Rus Gezginci, staretsden bir
tespih alır. Yapması gereken ilk olarak günde 3000, daha sonra günde 6000 kere "Rab Mesih İsa, bana acı" sözlerini
tekrar etmektir. Dua etmeyi ve İsa’nın adını yakarmayı bir alışkanlık haline
getirdikten sonra, duayı etmediği süre içerisinde Rus Gezginci bir boşluk hissetmeye
başlar. Bunun üzerine sayı adedi starets
tarafından 12000’e yükseltilir. Anlatıda yer alan ifadeler bir duanın
alışkanlık haline getirilmesinin ne kadar zor olabileceğini gözler önüne
serebilecek niteliktedir. Bu anlamda kitap, bu dua metodunu uygulamak isteyen
okuyucusuna bir yol haritası çizmektedir denebilir. Bu yol haritası aynı
zamanda staretsin Filokalya’nın hangi sıraya uyularak
okunması gerektiği konusunda verdiği bilgilerde de gözlemlenebilmektedir.
Gözlemlenen
bu tip, duanın nasıl yapılması gerektiğini aktaran bilgilerden dolayı ortaya
bir soru işareti çıkmaktadır. Acaba eser, bir Rus gezgincinin anıları olmaktan
ziyade, İsa Duasını öğretmeyi amaçlayan ve bu amaçla bir biyografiye uygulanmış
ve bu şekilde okunurluğu arttırılmış bir eser olabilir mi? Bu tip soruları
cevaplamak için elimizde maalesef yeterli kanıt bulunmamaktadır. Ancak bu çeşit
soruları yöneltmek için yeterli sebepler vardır. Örneğin gizemli Rus
Gezginci’nin ismen adlandırılmamasındaki sebep nedir? Gerçi eser onun kimliğine
yönelik bilgiler verir ancak bu bilgiler tarihsel bir karakteri tespit etmek
konusunda yetersiz kalmaktadır. Öte yandan yazarın kimliği ile ilgili tüm
bilgilerin üçüncü Anlatı’da sıkıştırılmış olması eserin üzerinde çalışıldığının
kanıtı olmaktadır. Tüm bunların dışında ilk ana bölüm ve ikinci ana bölüm de
birbirlerinden tümüyle ayrılmaktadırlar. İkinci ana bölüm sahip olduğu yoğun
teolojik içerik nedeniyle muhtemelen bir ruhani ya da vaiz tarafından kaleme
alınmıştır. Aynı teolojik içerik ilk bölümde öyküleyici ve doğal olarak her
çeşit okur için okunabilir bir üslupla kaleme alınmıştır. Son olarak Rus
Gezginci’nin varlığı tam olarak bu sebeplerden ötürü şüphelidir. İsa Dua’sını
öğretme amacında yazılan bir eserde belki de ana karakterin kimliği yeterince
önemli değildi, önemli olan kitabın merkezinde duran dua, ruhani mesaj ve duayı
uygulayan herhangi birisiydi. Yazarın kim olduğunun belirlenememesi onun gerek
alt sınıf gerekse üst sınıfa ait bir aileden gelme olasılığını mümkün
kılmaktadır.
Üçüncü anlatı’da
verilen bilgilere göre Rus Gezginci Oryol’da doğmuştur ve çocukluğundan beri
sol kolunu kullanamamaktadır. Henüz 3 yaşındayken evebeynlerini kaybetmiş ve
dedesi ile yaşamaya başlamıştır. Sol kolunu kullanamadığından dedesi ona
Kitab-ı Mukaddes yardımıyla okumayı ve yazmayı öğretmiştir. Büyükannesi
öldükten sonra evin geçimi için dedesinin isteği üzerine evlenmiştir. Dedesi
öldükten sonra onun mirasını alsa da, erkek kardeşi kıskançlıktan dolayı onun
parasını çalmış ve ona miras kalan evi ateşe vermiştir. Bunun üzerine karısıyla
yapayalnız kalmıştır, kolundan dolayı çalışamadığı için karısı çalışmaktadır.
Karısının beklenmedik bir biçimde ölümü üzerine, şehirden şehre dolaşmaya,
gezginciliğe ve dua ile olan macerasına başlamıştır.
Dua’nın
etkileri kitapta çoğu kez, bazen tekrarlanarak dile getirilir. Örneğin Rus
Gezginci duayı öğrendikten sonra kendisindeki değişiklikleri şu sözlerle dile
getirir. „…ama eskisi gibi gereksinim içinde değildim. Bütün yol boyunca İsa'nın
adını yakarmak beni neşelendiriyordu. Herkes de bana çok iyi davranıyordu;
sanki herkes beni sevmeye başlamıştı.“ İsa Dua’sı gezgin üzerinde öyle
etkilere sebep olur ki, gezgin soğuğu hissetmez hale gelir. Zira dua onu
ısıtmaktadır. Acıktığı zamanlar yeniden duayı tekrar etmeye başlar ve
açlığından eser kalmaz. Hatta ve hatta canı yandığında bile duaya başvurur,
zira dua onun acılarını hissetmemesine yardımcı olmaktadır.
İsa duası ve
duanın sebep olduğu etkiler konusunda yazar kitapta 3 temel başlıktan söz eder.
Ruhta: Tanrı aşkının hoşluğu, iç
huzur, ruhun kendinden geçmesi, düşüncelerin arılığı, Tanrı düşüncesinin göz
kamaştırıcılığı
Duygularda: Yüreğin hoş sıcaklığı,
uzuvları kaplayan hoşluk, yaşamayı rahat ve kolay bulmak, acılara ve
hastalıklara karşı ilgisiz kalmak.
Akılda: Aklın aydınlanması, Kutsal
Kitabı anlama, yaratıkların dilini anlama, boş kaygılardan arınma, içsel
yaşamın tatlılığının bilincine varma, Tanrı'nın yakınlığından ve bize olan
sevgisinden emin olma.
İsa Duası’nın
nasıl yapılacağına dair detaylar, Filokalya
da kendine yer bulmaktadır. Ancak bu öğretim sürecinde yine dini bir kılavuz
şarttır. Duaya hazırlık için starets Filokalya’yı
nasıl okuması gerektiği yönünde bir liste hazırlayarak gezginciye verir. Bu
liste içerisinde nefes alıştırmaları da bulunmaktadır. Ancak bu dua tam olarak
nedir? Neyi amaçlamaktadır? Starets’in ölümünün ardından sadece Filokalya gezgincinin yol göstericisi konumuna
gelir. Bir bölümde Kitab-ı Mukaddes mi yoksa Filokalya mı daha yüksek bir kademedir sorusuna Rus gezginci iki
kitabın aslında bir ve aynı kitaplar olduğunu yanıtını verir. Dahası ona göre İsa
Duası’da bütün İncillerin bir özetidir. Öte yandan dua ederken diğer
aktivitelerin unutulmaması gerektiği yine kitapta şu sözlerler anlatılır; „
"Sofrada otururken
yemeğini ye, kulağınla okunanı dinle, aklınla da duanı yap.” Bu dua sayesinde
diyor Rus gezginci “Ancak ondan sonra yürekle aklın aynı şey olmadığı sırrını
anladım.”
İkinci
anlatıda gezginci Rusya’nın stepleri ve ormanları içinde seyahat etmeye devam
eder. Seyahati sırasında çeşit çeşit insanla karşılaşır ki bu insanların hepsi
kitapta kendi hikâyeleri ve Kitab-ı Mukaddes’i anlama yolunda ipuçları
getirmektedirler. Bu karakterler için özel isimler kullanılmamış, onun yerine
meslek isimleri verilerek genellemeler yapılmıştır. Yüzbaşı, orman bekçisi,
tüccar, komutan olarak isimlendirilen karakterler esasen dönemin Rusya’sının
tipik karakterlerini de ortaya koymaktadır. Burada dini konularda yapılan
tartışmaların genel olarak daha yüksek rütbeli insanlarla yapıldığı görülür ki
gezginci bu tartışmaların nihayetinde muzaffer olarak çıkmaktadır. Tartışmalarda
gezgin en az Kitab-ı Mukaddes’e olduğu kadar, Filokalya’ya da başvurmakta ve karakterlerin sorduğu sorulara cevap
aramaktadır. Yakın bir inceleme bu soruların karakterlerin soruları olmanın
ötesinde, tamamen okuyucu kitlesine yönelik yazılmış şüpheye düşmüş okurun
sorularını cevaplama niteliği taşıdığını ortaya koymaktadır. Örneğin donup
ayaklarını oynatamaz haldeyken mucizevî bir biçimde iyileştikten sonra gezginci
„ Keşke bunu yanında kalmış olduğum, ölülerin dirileceğine pek
inanmayan orman bekçisine anlatabilseydim.“ demektedir. Böylece
dolaylı yoldan okuyucunun şüpheleri giderilmiş, mucizeler gösterilmiş olmuştur.
Öte yandan
İsa Duası edildikçe meydana gelen açıklaması güç olaylar da kitapta kendine yer
bulmaktadır. Örneğin ormanda uykuya dalan gezginci rüyasında çoktan ölmüş olan
hocası staretsi görür. Starets elindeki bir kömürle Filokalya’dan bir sayfayı işaretleyip bu sayfayı okuması gerektiğini
söyler. Gezginci uyandığında Filokalya’yı
önünde açılmış ve sayfayı kömürle işaretlenmiş bulur. Starets ölmüş olmasına
rağmen yol göstericilik rolünü öldükten sonra bile sürdürmektedir.
Açıklaması zor olan olaylardan bir başkası gezgincinin donmaktan
kurtulması, bir kurt ile karşılaşması ve ölümden tesbihi sayesinde kurtulması
ile staretsin rüyasına girerek bir kadının nasıl iyileştirilebileceğini
söylemesi sayılabilir. Bu tür açıklaması zor görünen olaylar sadece gezgincinin
başına gelmez, İsa Dua’sını öğrenen herkesin başına gelebilir. Dördüncü
anlatıda gezginci İsa Dua’sını bir köre öğretir. İsa Dua’sını öğrenmek çoğu
yerde ruhani gözlerle görmek anlamında yorumlanmıştır ve bu nedenden olsa gerek
duayı öğrenen kör 12 verstlik (12,8 km) bir mesafeden çöken bir çan kulesini
görebilmiştir. Tüm hikâyede gezgin dışında sadece kör bir karakterin başına
gelen bu olay, İsa Duasını öğrenmek isteyenlerin dünyevi gözlerden ziyade,
ruhani gözlerini açmaları gerektiği yönünde anlaşılması gereken bir mesaj
olabilir.
Kitabın yazarının kimliğini tespit etmek zor olsa da kitabın aşağı yukarı
hangi tarihte yazıldığı tahmin etmek mümkündür. R. M. French’in iddiasına göre
kitapta yer alan bazı tarihi bilgiler kitabı 1853-1861 yılları arasına
tarihlemek için yeterlidir. Bu tip tarihi veriler kitapta odak noktası olmasa
da kaçınılmazdır. Dönem tiplemelerinin yanı sıra Tatarlar hakkında yer alan
ifadeler ve Rusya boyunca bir dönem popüler olan hacılık böyle bir tarihlendirmeyi
kolaylaştırmaktadır. Bu nedenle eser 1853 yılındaki Kırım Savaşı sonrası 1861
yılındaki Rus reformundan önce yazılmış olmak zorundadır.
Sonuç olarak
“Bir Rus Gezgincinin Anıları” adlı eserin her okuru kendi ruhani yolculuğuna
götüren bir eser olduğu söylenebilir. Eser sadece dua üzerine yazılmış Ortodoks
bir öğreti olmanın ötesinde, içinde Hristiyan inancına sahip olmayanların bile
ilginç bulabileceği öğeler barındıran mistik edebiyatın bir başyapıtıdır.
Ek bilgi
-Metni bir ders için hazırlamıştım. Büyük ölçüde kitap hakkında yaptığım kendi yorumlarıma dayanıyor. Ancak buna benzer başka bir analiz; Martin Tamcke, Im Geist des Ostens leben: Orthodoxe Spiritualität und ihre Aufnahme im Westen. (Frankfurt am Main ve Leipzig 2008) adlı kitapta bulunuyor. Bu kitabın genelinde İsa Duası denilen dua, staretsler ve kitap ele alındığı için sayfa numarası vermiyorum. İsa Duası 31-66 ve 88-125 arası, yalnızca bu kitap 56-63 arası, staretsler ve ruhani liderlik 71-81 arası ele alınıyor.
-Metinde sıraladığım olaylar kitabı henüz okumamış okurun bilgi edinmesi için listelenmiş mucizelerden ibaret, belli bir sıraya tabii değiller. Tırnak işareti içerisinde bulunan bütün cümleler kitabın Türkçe çevirisinden bire bir olarak aldığım yerler. Kitabın Türkçe çevirisine maalesef sahip değilim ancak internette ulaşılabilecek bir online versiyon bulunuyor. Elimde kitabın Türkçe baskısı olmadığı için bunların tek tek sayfalarına yönelik bilgi verebileceğimden emin değilim ancak dilerseniz online versiyonu ile bir bağlantı kurulabilir? Şuradan bir kontrol edilebilir. http://www.meryemana.net/books/bir-rus-gezgincinin-anilari/sayfa-1
Ek bilgi
-Metni bir ders için hazırlamıştım. Büyük ölçüde kitap hakkında yaptığım kendi yorumlarıma dayanıyor. Ancak buna benzer başka bir analiz; Martin Tamcke, Im Geist des Ostens leben: Orthodoxe Spiritualität und ihre Aufnahme im Westen. (Frankfurt am Main ve Leipzig 2008) adlı kitapta bulunuyor. Bu kitabın genelinde İsa Duası denilen dua, staretsler ve kitap ele alındığı için sayfa numarası vermiyorum. İsa Duası 31-66 ve 88-125 arası, yalnızca bu kitap 56-63 arası, staretsler ve ruhani liderlik 71-81 arası ele alınıyor.
-Metinde sıraladığım olaylar kitabı henüz okumamış okurun bilgi edinmesi için listelenmiş mucizelerden ibaret, belli bir sıraya tabii değiller. Tırnak işareti içerisinde bulunan bütün cümleler kitabın Türkçe çevirisinden bire bir olarak aldığım yerler. Kitabın Türkçe çevirisine maalesef sahip değilim ancak internette ulaşılabilecek bir online versiyon bulunuyor. Elimde kitabın Türkçe baskısı olmadığı için bunların tek tek sayfalarına yönelik bilgi verebileceğimden emin değilim ancak dilerseniz online versiyonu ile bir bağlantı kurulabilir? Şuradan bir kontrol edilebilir. http://www.meryemana.net/books/bir-rus-gezgincinin-anilari/sayfa-1
-Son olarak R. M. French, Rusça orijinal eseri İngilizce'ye çevirip kitaba da önsöz yazan bir çevirmen. Verdiği o bilgiyi şurada; (https://books.google.de/books?id=JGGpAwAAQBAJ&printsec=frontcover&hl=tr&source=gbs_atb#v=onepage&q=1853&f=false ) önsözden almıştım. Ancak burada da sayfa numaraları malesef yazılmamış.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder