18 Şubat 2018 Pazar

Ruhani bir Seyahat “Bir Rus Gezgincinin Anıları”


Kapanan Poedat Dergisi'nde 16 Şubat 2017 tarihinde yayınlanan yazım.

Ruhani bir Seyahat
“Bir Rus Gezgincinin Anıları”

Ortodoks dünyası gerek Hristiyan mezheplerine, gerekse diğer dinlerin mensuplarına oldukça mistik görünen bir yapıya sahip. Bu yapı kendisini her şeyden önemlisi Ortodoks Hristiyanlığın şahsına münhasır, kimi zaman bedene zarar verici bir düzeye dahi ulaşan dindarlığında gizlemektedir. Ortodoks Hristiyanlıkta öne çıkan ikonlar, Manastır yaşamı gibi unsurların yanı sıra, bu din içerisinde tamamen özgün bir formda kendisini korumuş olan dua da büyük bir rol oynamaktadır. 19. Yüzyıla ait bilinmeyen bir yazar tarafından kaleme alınan “Bir Rus Gezgincinin Anıları”, Pavlus’un “Durmadan dua edin.”(1. Selanik 5,17) çağrısının anlamını arayan başkarakteri Rus gezginci ile tam da bu noktada Ortodoks Hristiyan dünyasına etkileyici bir giriş sunmaktadır.
"Yalnız başına, sessizlik içinde otur, başını önüne eğ, gözlerini kapa; daha yavaşça soluk almaya çalış; hayal gücünle yüreğinin içine bak, aklını yani düşünceni başından yüreğine doğru topla. Soluk alırken hafif bir sesle, ya da sadece akıldan "Rab Mesih İsa, bana acı" de. Kafana üşüşen düşünceleri kovmaya çabala, sabırlı olmaya çalış. Bunu sık sık tekrar et." (Kitab-ı Mukaddes 1. Selanikliler 5, 17)
İsa duasının nasıl yapılması gerektiğini işte bu sözlerle aktarıyor kitabın gizemli yazarı. Bu dua esas olarak nefes ve kalp atışı ritimlerinin kontrolleri ile birlikte düzenlenen ve aralıksız bir biçimde tekrar edilen İsa Mesih adının yakarılmasından oluşmaktadır. Bu dua doğru biçimde öğrenildiğinde gerek uykuda gerekse çalışırken dua edebilme imkânı sunmaktadır. “Bir Rus Gezgincinin Anıları” tam da bu konuyu merkezine alır. Kitabın kendisine çeken yönlerinden en önemlisi, aynı Rus Gezginci gibi okurun da kendisine aynı soruyu yöneltirken bulmasıdır. Sahiden sürekli ve ara vermeden dua etmek nasıl mümkün olabilir? Bu sorunun cevabını bulmak uğruna yola çıkan Rus Gezginci, (ki kendisini hacı olarak da tanımlayabiliriz, ancak Dominik Pamir kitabı çevirirken Rus Gezginci terimini tercih etmiş) yalnızca kendisini değil, kitabın okurunu da peşinden sürükleyerek ruhani bir seyahate sürüklüyor.
19. yüzyıl Rusya’sında yayınlanan ve birinci kişi ağzından yazılan eser, içerik açısından birbirinden ayrılan iki ana bölümden oluşuyor. Kitabın ilk bölümü 1870 yılında Kazan’da, ikinci bölümünün ise 1911 yılında yayınlandığı biliniyor. İlk bölüm 4 başlık altında kategorize edilmiş anlatılar barındırırken, ikinci bölüm daha çok vaaz verici nitelik taşıyan ve yine buna uygun başlıklandırılmış bölümler ve anlatılar içermektedir. Rusya’da yayınlanışının ardından hızla ünlü olan, etkisini bütün dünyada gösteren eser günümüzde de mistik edebiyatın en çok satan eserleri arasında sayılmaktadır. Öyle ki Amerikalı yazar J. D. Sallinger 1961 yılında yayınlanan eseri “Franny ve Zooey“’da “Bir Rus Gezgincinin Anıları” adlı kitaptan etkilenmiş bir karaktere yer vermiştir.
Kitap, Rus Gezginci’nin ona Pavlus’un sürekli dua edin çağrısını açıklayabilecek ve hatta belki de bu tip bir dua tecrübe edinmiş bir ruhani önder arayışı ile başlıyor. Eserin ilerleyen bölümlerinde de ruhani bir önderin önemi vurgulanmakta ve duayı bizzat öğrenmektense inatla bir ruhani önderin aranması gerektiği söylenmektedir. Ortodoks geleneğine özgü bu tipik Öğretmen-Öğrenci ilişkisi kendisi açık bir biçimde kitabın ilk bölümünde göstermektedir. Bu bölümde Rus Gezginci soru sorabileceği çeşitli ruhanilere karşılaşmasına rağmen, onu tatmin edecek bir yanıt alamaz. Yine de ona durmadan nasıl dua edileceğini öğretebilecek, Pavlus’un ne demek istediğini açıklayabilecek bir ruhani önder arayışına son vermez. Rus Gezginci nihayet bir ruhani bir önder bulduğunda, ruhaninin onu uyarış şekli oldukça dikkat çekicidir. “Tinsel bir işe kılavuzsuz girişmek boşuna olur.”
Rus Gezginci’nin seyahatinin merkezinde dua nedir?, neden dua etmek gerekir?, dua etmenin yararları nelerdir? gibi sorulardan ziyade onun nasıl yapılacağı ile ilgili sorular durmaktadır. Eserin ana karakterinin aradığı esas olarak duanın tecrübe edilmesi yani “bir eyleme dayanarak duanın özü hakkında bilgi veren” bir deneyimdir. Buna uygun olarak kitabın farklı bölümlerinde duanın önemine yönelik çeşitli bahislere karşılaşmak mümkündür. Örneğin henüz ilk anlatıda, Ortodoks - Rus kilisesinde yüksek rütbeli bir keşiş olan ama aynı zamanda Rus Gezginci’nin de hocası olan ismen belirtilmeyen bir starets, duanın hangi anlamlara gelebileceğine yönelik şu sözleri söylüyor. Çünkü onsuz hiçbir iyi şey gerçekleştirilemez. Tanrı'ya götüren yol sık sık dua etmeden bulunamaz, gerçek tanınamaz, bedenin tutkuları ve arzuları öldürülemez, İsa'nın nuru aracılığı ile yürek aydınlanamaz ve onunla esenlikte birleşilemez.
Rus Gezginci seyahati boyunca yanında iki adet kitap taşımaktadır, bunlardan birisi tahmin edilebileceği üzere Kitab-ı Mukaddes’tir. Diğer eser ise 30u aşkın kilise babasının öğreti ve eserlerini barındıran ve İsa duasının nasıl yapılması gerektiği hakkında bir kılavuzluk görevi gören Filokalya (Erdem Sevgisi)’dır. Bu anlamda Bir Rus Gezgincinin Anıları adeta bir özlü sözler koleksiyonu halini almaktadır. Yine yazarın aktardığına göre Aziz Nikephoros Filokalya hakkında bu kitabın “zorluksuz ve acısız bir esenliğe götürdüğünü” söylemiştir. Filokalya eserinin önemi güneş ve bir cam parçası ile yapılan karşılaştırma ile açık bir biçimde ortaya konulur. “Güneş görkemli, gösterişli, ışıl ışıl parlayan bir gök cismidir; ne var ki ona çıplak gözle bakmak mümkün değildir. Güneşi görebilmek için güneşten son derece küçük ve donuk bir cam parçası kullanılması gerekir. İşte Kitab-ı Mukaddes bu parıldayan güneş, Filokalya da onun görülmesini sağlayan cam parçasıdır.”
İlerleyen bölümlerde starets ile buluşmasından kısa bir süre sonra İsa Duası’nı öğrenmeye başlayan Rus Gezginci, staretsden bir tespih alır. Yapması gereken ilk olarak günde 3000, daha sonra günde 6000 kere "Rab Mesih İsa, bana acı" sözlerini tekrar etmektir. Dua etmeyi ve İsa’nın adını yakarmayı bir alışkanlık haline getirdikten sonra, duayı etmediği süre içerisinde Rus Gezginci bir boşluk hissetmeye başlar. Bunun üzerine sayı adedi starets tarafından 12000’e yükseltilir. Anlatıda yer alan ifadeler bir duanın alışkanlık haline getirilmesinin ne kadar zor olabileceğini gözler önüne serebilecek niteliktedir. Bu anlamda kitap, bu dua metodunu uygulamak isteyen okuyucusuna bir yol haritası çizmektedir denebilir. Bu yol haritası aynı zamanda staretsin Filokalya’nın hangi sıraya uyularak okunması gerektiği konusunda verdiği bilgilerde de gözlemlenebilmektedir.
Gözlemlenen bu tip, duanın nasıl yapılması gerektiğini aktaran bilgilerden dolayı ortaya bir soru işareti çıkmaktadır. Acaba eser, bir Rus gezgincinin anıları olmaktan ziyade, İsa Duasını öğretmeyi amaçlayan ve bu amaçla bir biyografiye uygulanmış ve bu şekilde okunurluğu arttırılmış bir eser olabilir mi? Bu tip soruları cevaplamak için elimizde maalesef yeterli kanıt bulunmamaktadır. Ancak bu çeşit soruları yöneltmek için yeterli sebepler vardır. Örneğin gizemli Rus Gezginci’nin ismen adlandırılmamasındaki sebep nedir? Gerçi eser onun kimliğine yönelik bilgiler verir ancak bu bilgiler tarihsel bir karakteri tespit etmek konusunda yetersiz kalmaktadır. Öte yandan yazarın kimliği ile ilgili tüm bilgilerin üçüncü Anlatı’da sıkıştırılmış olması eserin üzerinde çalışıldığının kanıtı olmaktadır. Tüm bunların dışında ilk ana bölüm ve ikinci ana bölüm de birbirlerinden tümüyle ayrılmaktadırlar. İkinci ana bölüm sahip olduğu yoğun teolojik içerik nedeniyle muhtemelen bir ruhani ya da vaiz tarafından kaleme alınmıştır. Aynı teolojik içerik ilk bölümde öyküleyici ve doğal olarak her çeşit okur için okunabilir bir üslupla kaleme alınmıştır. Son olarak Rus Gezginci’nin varlığı tam olarak bu sebeplerden ötürü şüphelidir. İsa Dua’sını öğretme amacında yazılan bir eserde belki de ana karakterin kimliği yeterince önemli değildi, önemli olan kitabın merkezinde duran dua, ruhani mesaj ve duayı uygulayan herhangi birisiydi. Yazarın kim olduğunun belirlenememesi onun gerek alt sınıf gerekse üst sınıfa ait bir aileden gelme olasılığını mümkün kılmaktadır.
Üçüncü anlatı’da verilen bilgilere göre Rus Gezginci Oryol’da doğmuştur ve çocukluğundan beri sol kolunu kullanamamaktadır. Henüz 3 yaşındayken evebeynlerini kaybetmiş ve dedesi ile yaşamaya başlamıştır. Sol kolunu kullanamadığından dedesi ona Kitab-ı Mukaddes yardımıyla okumayı ve yazmayı öğretmiştir. Büyükannesi öldükten sonra evin geçimi için dedesinin isteği üzerine evlenmiştir. Dedesi öldükten sonra onun mirasını alsa da, erkek kardeşi kıskançlıktan dolayı onun parasını çalmış ve ona miras kalan evi ateşe vermiştir. Bunun üzerine karısıyla yapayalnız kalmıştır, kolundan dolayı çalışamadığı için karısı çalışmaktadır. Karısının beklenmedik bir biçimde ölümü üzerine, şehirden şehre dolaşmaya, gezginciliğe ve dua ile olan macerasına başlamıştır.
Dua’nın etkileri kitapta çoğu kez, bazen tekrarlanarak dile getirilir. Örneğin Rus Gezginci duayı öğrendikten sonra kendisindeki değişiklikleri şu sözlerle dile getirir.  …ama eskisi gibi gereksinim içinde değildim. Bütün yol boyunca İsa'nın adını yakarmak beni neşelendiriyordu. Herkes de bana çok iyi davranıyordu; sanki herkes beni sevmeye başlamıştı.“ İsa Dua’sı gezgin üzerinde öyle etkilere sebep olur ki, gezgin soğuğu hissetmez hale gelir. Zira dua onu ısıtmaktadır. Acıktığı zamanlar yeniden duayı tekrar etmeye başlar ve açlığından eser kalmaz. Hatta ve hatta canı yandığında bile duaya başvurur, zira dua onun acılarını hissetmemesine yardımcı olmaktadır.
İsa duası ve duanın sebep olduğu etkiler konusunda yazar kitapta 3 temel başlıktan söz eder.
Ruhta: Tanrı aşkının hoşluğu, iç huzur, ruhun kendinden geçmesi, düşüncelerin arılığı, Tanrı düşüncesinin göz kamaştırıcılığı
Duygularda: Yüreğin hoş sıcaklığı, uzuvları kaplayan hoşluk, yaşamayı rahat ve kolay bulmak, acılara ve hastalıklara karşı ilgisiz kalmak.
Akılda: Aklın aydınlanması, Kutsal Kitabı anlama, yaratıkların dilini anlama, boş kaygılardan arınma, içsel yaşamın tatlılığının bilincine varma, Tanrı'nın yakınlığından ve bize olan sevgisinden emin olma.
İsa Duası’nın nasıl yapılacağına dair detaylar, Filokalya da kendine yer bulmaktadır. Ancak bu öğretim sürecinde yine dini bir kılavuz şarttır. Duaya hazırlık için starets Filokalya’yı nasıl okuması gerektiği yönünde bir liste hazırlayarak gezginciye verir. Bu liste içerisinde nefes alıştırmaları da bulunmaktadır. Ancak bu dua tam olarak nedir? Neyi amaçlamaktadır? Starets’in ölümünün ardından sadece Filokalya gezgincinin yol göstericisi konumuna gelir. Bir bölümde Kitab-ı Mukaddes mi yoksa Filokalya mı daha yüksek bir kademedir sorusuna Rus gezginci iki kitabın aslında bir ve aynı kitaplar olduğunu yanıtını verir. Dahası ona göre İsa Duası’da bütün İncillerin bir özetidir. Öte yandan dua ederken diğer aktivitelerin unutulmaması gerektiği yine kitapta şu sözlerler anlatılır; „ "Sofrada otururken yemeğini ye, kulağınla okunanı dinle, aklınla da duanı yap.” Bu dua sayesinde diyor Rus gezginci “Ancak ondan sonra yürekle aklın aynı şey olmadığı sırrını anladım.”
İkinci anlatıda gezginci Rusya’nın stepleri ve ormanları içinde seyahat etmeye devam eder. Seyahati sırasında çeşit çeşit insanla karşılaşır ki bu insanların hepsi kitapta kendi hikâyeleri ve Kitab-ı Mukaddes’i anlama yolunda ipuçları getirmektedirler. Bu karakterler için özel isimler kullanılmamış, onun yerine meslek isimleri verilerek genellemeler yapılmıştır. Yüzbaşı, orman bekçisi, tüccar, komutan olarak isimlendirilen karakterler esasen dönemin Rusya’sının tipik karakterlerini de ortaya koymaktadır. Burada dini konularda yapılan tartışmaların genel olarak daha yüksek rütbeli insanlarla yapıldığı görülür ki gezginci bu tartışmaların nihayetinde muzaffer olarak çıkmaktadır. Tartışmalarda gezgin en az Kitab-ı Mukaddes’e olduğu kadar, Filokalya’ya da başvurmakta ve karakterlerin sorduğu sorulara cevap aramaktadır. Yakın bir inceleme bu soruların karakterlerin soruları olmanın ötesinde, tamamen okuyucu kitlesine yönelik yazılmış şüpheye düşmüş okurun sorularını cevaplama niteliği taşıdığını ortaya koymaktadır. Örneğin donup ayaklarını oynatamaz haldeyken mucizevî bir biçimde iyileştikten sonra gezginci „ Keşke bunu yanında kalmış olduğum, ölülerin dirileceğine pek inanmayan orman bekçisine anlatabilseydim.“ demektedir. Böylece dolaylı yoldan okuyucunun şüpheleri giderilmiş, mucizeler gösterilmiş olmuştur.
Öte yandan İsa Duası edildikçe meydana gelen açıklaması güç olaylar da kitapta kendine yer bulmaktadır. Örneğin ormanda uykuya dalan gezginci rüyasında çoktan ölmüş olan hocası staretsi görür. Starets elindeki bir kömürle Filokalya’dan bir sayfayı işaretleyip bu sayfayı okuması gerektiğini söyler. Gezginci uyandığında Filokalya’yı önünde açılmış ve sayfayı kömürle işaretlenmiş bulur. Starets ölmüş olmasına rağmen yol göstericilik rolünü öldükten sonra bile sürdürmektedir.
Açıklaması zor olan olaylardan bir başkası gezgincinin donmaktan kurtulması, bir kurt ile karşılaşması ve ölümden tesbihi sayesinde kurtulması ile staretsin rüyasına girerek bir kadının nasıl iyileştirilebileceğini söylemesi sayılabilir. Bu tür açıklaması zor görünen olaylar sadece gezgincinin başına gelmez, İsa Dua’sını öğrenen herkesin başına gelebilir. Dördüncü anlatıda gezginci İsa Dua’sını bir köre öğretir. İsa Dua’sını öğrenmek çoğu yerde ruhani gözlerle görmek anlamında yorumlanmıştır ve bu nedenden olsa gerek duayı öğrenen kör 12 verstlik (12,8 km) bir mesafeden çöken bir çan kulesini görebilmiştir. Tüm hikâyede gezgin dışında sadece kör bir karakterin başına gelen bu olay, İsa Duasını öğrenmek isteyenlerin dünyevi gözlerden ziyade, ruhani gözlerini açmaları gerektiği yönünde anlaşılması gereken bir mesaj olabilir.
Kitabın yazarının kimliğini tespit etmek zor olsa da kitabın aşağı yukarı hangi tarihte yazıldığı tahmin etmek mümkündür. R. M. French’in iddiasına göre kitapta yer alan bazı tarihi bilgiler kitabı 1853-1861 yılları arasına tarihlemek için yeterlidir. Bu tip tarihi veriler kitapta odak noktası olmasa da kaçınılmazdır. Dönem tiplemelerinin yanı sıra Tatarlar hakkında yer alan ifadeler ve Rusya boyunca bir dönem popüler olan hacılık böyle bir tarihlendirmeyi kolaylaştırmaktadır. Bu nedenle eser 1853 yılındaki Kırım Savaşı sonrası 1861 yılındaki Rus reformundan önce yazılmış olmak zorundadır.
Sonuç olarak “Bir Rus Gezgincinin Anıları” adlı eserin her okuru kendi ruhani yolculuğuna götüren bir eser olduğu söylenebilir. Eser sadece dua üzerine yazılmış Ortodoks bir öğreti olmanın ötesinde, içinde Hristiyan inancına sahip olmayanların bile ilginç bulabileceği öğeler barındıran mistik edebiyatın bir başyapıtıdır.

Ek bilgi
-Metni bir ders için hazırlamıştım. Büyük ölçüde kitap hakkında yaptığım kendi yorumlarıma dayanıyor. Ancak buna benzer başka bir analiz; Martin Tamcke, Im Geist des Ostens leben: Orthodoxe Spiritualität und ihre Aufnahme im Westen. (Frankfurt am Main ve Leipzig 2008) adlı kitapta bulunuyor. Bu kitabın genelinde İsa Duası denilen dua, staretsler ve kitap ele alındığı için sayfa numarası vermiyorum. İsa Duası 31-66 ve 88-125 arası, yalnızca bu kitap 56-63 arası, staretsler ve ruhani liderlik 71-81 arası ele alınıyor. 
-Metinde sıraladığım olaylar kitabı henüz okumamış okurun bilgi edinmesi için listelenmiş mucizelerden ibaret, belli bir sıraya tabii değiller. Tırnak işareti içerisinde bulunan bütün cümleler kitabın Türkçe çevirisinden bire bir olarak aldığım yerler. Kitabın Türkçe çevirisine maalesef sahip değilim ancak internette ulaşılabilecek bir online versiyon bulunuyor. Elimde kitabın Türkçe baskısı olmadığı için bunların tek tek sayfalarına yönelik bilgi verebileceğimden emin değilim ancak dilerseniz online versiyonu ile bir bağlantı kurulabilir? Şuradan bir kontrol edilebilir. http://www.meryemana.net/books/bir-rus-gezgincinin-anilari/sayfa-1 
-Son olarak R. M. French, Rusça orijinal eseri İngilizce'ye çevirip kitaba da önsöz yazan bir çevirmen. Verdiği o bilgiyi şurada; (https://books.google.de/books?id=JGGpAwAAQBAJ&printsec=frontcover&hl=tr&source=gbs_atb#v=onepage&q=1853&f=false ) önsözden almıştım. Ancak burada da sayfa numaraları malesef yazılmamış.